
MUHARREM ORUCU
Muharrem ayı, 12 ay ve 355 gün olan kameri yılın ilk ayıdır. Adından da anlaşılacağı üzere, kameri yılda -güneÅŸin deÄŸil- ayın hareketleri esas alınmaktadır. Hicrî tarih, Hz. Muhammed (s.a.s.)' in Mekke'den Medine'ye göç ediÅŸi ile baÅŸlar.
“Haram aylar” içinde Muharrem ayının ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bu ayrıcalığı “Muharrem” adından da fark etmek mümkündür. Zira “muharrem” kelimesi, “haram kılınmış”, “hürmete lâyık” anlamlarına gelmektedir. Kısacası “haram aylar” uygulamasının genel adı, anlam itibarı ile bu aya özel bir ad olarak verilmiÅŸtir. Bu özel uygulama, ÅŸüphesiz Muharrem ayına atfedilen önemin bir yansıması olarak deÄŸerlendirilmelidir. Aynı önem Ä°slâm kültür ve tarihi sürecinde de devam ede gelmiÅŸtir. Zira Ä°slâm, Hz. Ä°brahim’in tebliÄŸ ettiÄŸi Hanif dini esaslarının devamı niteliÄŸinde olması sebebi ile, o geleneÄŸin deÄŸerlerinin de sahibidir, dolayısı ile bu ayı deÄŸerli kılan tarihi olayları önemser. DiÄŸer yandan, Ä°slâm’ın zuhurundan sonra da Muharrem ayı, dini, sosyal ve tarihi önemi haiz olaylara sahne olmuÅŸtur. Bu durum Muharrem ayını, Ä°slâm kültürü açısından daha da ön plana çıkarmaktadır.
Muharrem ayının dokuzuncu, onuncu ve on birinci günü ve AÅŸure günü tutulan Muharrem orucu, faziletlidir. Ancak diÄŸer günlerde de oruç tutulmasında bir sakınca yoktur.
Muharrem orucu, tıpkı normal oruç gibi tan yerinin aÄŸarmasıyla imsak vaktinde baÅŸlar ve akÅŸam ezanının okunmasıyla son bulur. Hz. Peygamber, AÅŸure orucunu da tavsiye etmiÅŸ, kezâ Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarında üç gün oruç tutulmasını öÄŸütlemiÅŸtir. Bu üç günün muharrem ayındaki uygulaması AÅŸureden önceki gün, AÅŸure günü ve AÅŸureden sonraki gün ÅŸeklindeydi. BilindiÄŸi gibi AÅŸure günü, Muharrem ayının 10. günüdür.
Muharrem orucu tutmanın faziletine dair detayları aÅŸağıdaki hadislerde geçmektedir.
​
MUHARREM ORUCUNUN ÖNEMÄ° NEDÄ°R?
BilindiÄŸi üzere Hz. Peygamber (s.a.s.) Medine’ye hicret ettiÄŸinde, orada Arap halkla birlikte yaÅŸayan Yahudiler vardı. Ä°ÅŸte bu Yahudiler, Hz. Musa ile Ä°srail oÄŸullarının, Firavunun zulmünden AÅŸûre günü kurtulduÄŸunu söyleyen Yahudileri, Hz. Peygamber yalanlamamış ve hatta bu yönde olumlu bir tavır sergilemiÅŸtir. Bunun yanı sıra tüm Samî dinlerde özel bir yere sahip görünen aÅŸûre günü, Cahiliyye Araplarınca da önemli kabul edilmiÅŸtir. Hatta Resûl-i Ekrem’in de peygamberlik öncesi ve sonrası dönemde, bir süre bu günde oruç tuttuÄŸuna dair rivayetlere de rastlanır. Medine döneminde bu orucu Müslümanlara tavsiye ettiÄŸi bilinen bir husustur. (Buhârî, Savm, 69; II, 250; Tirmizi, Savm, 50; III, 128)
Ä°bni Abbas’ın ÅŸöyle dediÄŸi rivayet edilmiÅŸtir: “Hz. Peygamber Medine’ye geldiÄŸinde, Yahudilerin AÅŸûre günü oruç tuttuklarını gördü. “Bu nedir?” diye sordu. “Bu hayırlı bir gündür. Bu, Allah’ın Ä°srail oÄŸullarını düÅŸmanlarından kurtardığı, bu sebeple de Musa’nın oruç tuttuÄŸu gündür” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.), “Ben Musa’ya sizden daha lâyığım.” buyurdu ve hem kendisi bu günde oruç tuttu, hem de baÅŸkalarına oruç tutmalarını emretti.” (Buhârî,Savm, 69; II, 251; Müslim, Savm, 127; I, 795)